Bingöl’de son günlerde meydana gelen art arda depremler, özellikle Kiğı ve Yedisu ilçelerinde tedirginliğe yol açtı. Şubat ayında Yedisu’da 4.8, iki gün önce Kiğı’da 3.9 ve dün Demirkanat-Kiğı arasında 4.0 büyüklüğünde sarsıntılar kaydedildi. 5 ila 7 kilometre derinlikte gerçekleşen bu depremler, bölgede kısa süreli paniğe neden oldu.

“Beklenen depremlerdi”

Levha içi hareketlilik sürüyor
Hürriyet'e konuşan Bingöl Üniversitesi Doğal Afet Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Kenan Akbayram, depremlerin şaşırtıcı olmadığını belirtti. Akbayram, bu sarsıntıların Yedisu Fayı üzerinde değil, Anadolu Levhası'nın doğu sınırındaki levha içi faylarda meydana geldiğini ifade etti.

Yedisu Fayı Sessizliğini Koruyor: 7.2’lik Deprem Üretebilir

1784’ten bu yana kırılmadı
Dr. Akbayram, Yedisu Fayının Kuzey Anadolu Fayı üzerinde uzun süredir kırılmamış bir segment olduğunu vurguladı. 1784 yılındaki büyük depremin ardından fayda ciddi bir stres birikimi yaşandığını söyleyen Akbayram, fayın yaklaşık 75 km uzunluğunda olduğunu ve tek bir kırılmayla 7.2 büyüklüğünde bir deprem oluşturabileceğini belirtti.

Depremin etkisi zemine ve yapıya bağlı

Olası büyük bir depremin etkisinin, fayın yönü, zeminin niteliği, yapı kalitesi ve nüfus yoğunluğu gibi çok sayıda değişkene bağlı olduğuna dikkat çeken Akbayram, zarar görebilecek alanların önceden belirlenmesi için çok disiplinli çalışmaların yapılması gerektiğini vurguladı.

Tetikleme etkisine dair veri yok

“Bölge genel olarak stres altında”
Son depremlerin Yedisu Fayı’nı tetikleyip tetiklemeyeceği konusunda kesin bir veri bulunmadığını söyleyen Akbayram, şu an için tetikleyici etkiye dair bilimsel bir kanıt olmadığını ifade etti. Ancak genel anlamda bölgenin sismik stres altında olduğunu ve büyük bir depremin şaşırtıcı olmayacağını sözlerine ekledi.

Dr. Akbayram’dan uyarı: “Felaketlere hazır değiliz”

Akbayram, AFAD verilerini hatırlatarak, 1900-2023 yılları arasında 93 bin can kaybı ve 555 bin yıkılan yapı kayda geçtiğini, sadece 2023 depremlerinde ise 50 binin üzerinde can kaybı ve 750 binin üzerinde kullanılamaz yapı meydana geldiğini belirtti. Bu verilerin, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.