Marmara Bölgesi’nde her deprem sonrası yeniden gündeme gelen "gizli fay" tartışmalarına Prof. Dr. Naci Görür, bilimsel açıklamalarla noktayı koydu. Görür, Marmara'nın detaylı araştırmalarla “avuç içi gibi bilinen” bir bölge olduğunu belirtti.
“Yok Öyle Bir Şey” – Marmara Bölgesi Zaten Haritalandı
Milliyet Gazetesinden Tunca Bengin’in haberine göre; Bursa’daki üç üniversitenin yaptığı ve 7.3 büyüklüğünde deprem üretebileceği öne sürülen yeni bir fay hattı keşfi, "gizli fay" tartışmalarını yeniden gündeme taşımıştı. Ancak Prof. Dr. Naci Görür bu iddiaları kesin bir dille reddetti:
“Biz oraların bütün araştırmalarını yaptık, haritasını çıkardık ve dünyada yayınladık. Kuzey Anadolu Fayı büyük ölçüde bilinmektedir ve beklenen şekilde çalışmaktadır.”
Görür, “uyuyan fay” gibi ifadelerin bilim dışı olduğunu, bu tür nitelendirmelerin araştırmaya değil, varsayıma dayandığını vurguladı.
Gizli Faylar Büyük Tehlikeyi Değiştirmez
Naci Görür, var olabilecek küçük fayların da zamanla tespit edilebileceğini ancak bunların, Marmara için beklenen büyük deprem riskini değiştirmeyeceğini söyledi:
“Varsa da irili ufaklı küçük faylar bulunabilir ama bunlar büyük resmi değiştirmez.”
Kumburgaz ve Adalar Fayı Hâlâ Ciddi Tehlike Taşıyor
Prof. Görür, Silivri açıklarından Yeşilköy’e uzanan Kumburgaz Fayı ile Adalar’ın güneyinden geçen fay hattının kritik olduğunu belirtti. Her birinin ortalama 70–75 kilometre uzunluğa sahip olduğunu söyleyen Görür, bu faylar kırıldığında üretilecek depremlerin büyüklüğünü şöyle açıkladı:
-
Kumburgaz ve Adalar fayları birlikte kırılırsa: 7.6 büyüklüğüne kadar bir deprem
-
Sadece Kumburgaz Fayı kırılırsa: 7.2 üzerinde
-
Sadece Adalar Fayı kırılırsa: 6’lar seviyesinde
-
Ayrıca bu fayların birbirini tetikleyebileceği de ifade edildi.
Sonuç: Bilimsel Temele Dayanmayan İddialar Yerine Gerçek Tehlikeye Odaklanılmalı
Görür’ün açıklamaları, Marmara’daki büyük deprem riskinin hâlâ güncelliğini koruduğunu ve spekülatif “gizli fay” tartışmalarının toplumu yanlış yönlendirebileceğini gösteriyor. Bilim dışı yorumlar yerine, mevcut bilgilere dayalı önlemlerin artırılması gerektiği bir kez daha vurgulanmış oldu.